New

Sultan Vahdettin’in San Remo Günlerine Işık Tutan Bir Kitap: Saraydan Sürgüne

Abone Ol 

Osmanlı İmparatorluğu tarihinin en tartışılan padişahlarından biri hiç şüphesiz VI. Mehmet, yani çoğunlukla anıldığı ismiyle Sultan Vahdettin’dir. Yaşadığı dönem itibarıyla devletin kaderinde önemli rol oynayan son Osmanlı padişahı VI. Mehmet, Türkiye Cumhuriyeti döneminde de sık sık anılan, tartışılan bir isimdir. Her Osmanlı padişahı gibi onun da yaşam tarzı, anıları merak edilmiş, bunlar hakkında yazılar yazılmıştır. Sultan Vahdettin’in en yakınlarından olan, eşi Müveddet Hanım’ın nedimesi Afife Rezzemaza’nın kaleme aldığı anıyı önemli yapan şey, diğer etkenlerin yanı sıra San Remo günlerinde sultanın yanında bulunması, o günlere tanıklık etmesidir.

Afife Rezzemaza, altı yaşında ablası ile birlikte Sultan Vahdettin’in ikinci eşi Müveddet Hanım’ın isteği ile Sultan Vahdettin’in sarayına kabul edilmiştir. Afife Hanım, hatıralarını bu dönemden başlayarak 30 yaşında İstanbul’a dönüşüne kadar kaleme almıştır. Bu süre zarfında kendi çocukluğundan, saray hayatından, devlet erkanından, Osmanlı Devleti’nde yaşanan gelişmelerden, Cumhuriyet’in ilanından, Vahdettin ve maiyetinin sürgün edilmesinden, sürgün zamanı ve sonrasında yaşananlardan bahseden Afife Hanım, hatıralarıyla tarihe ışık tutmaktadır.

Tarih biliminde arşivler ve belgeler ana kaynaklardır. Ancak bu kaynaklarda devlet yönetimi ağırlıklı olmuş ve devlet yönetimiyle ilgili olmayan konularda yetersiz kalınmıştır. Afife Hanım, saray yaşantısından, günlük hayatlarından, Vahdettin’in çevresinin özel hayatından, devlette yaşanan gelişmelere ve önemli şahıslara karşı Saraylıların bakış açılarından önemli kesitler sunmaktadır. Müveddet Hanım’a hizmet ediyor olması onun sadece sayılı insanların bilebileceği olaylara tanık olmasını sağlamıştır. Bütün bu olayları ve bilgileri kaleme alması, gelişmeleri bir saraylı gözüyle bakmamızı ve gelişmelerin sarayda nasıl karşılandığını, hangi tutumların sergilendiğini anlamamıza yardımcı olmuştur.

Yaşadığı dönem ve saraylı bir hanım olduğu göz önüne alınırsa, Afife Hanım’ın üslubu, yazım dili anlaşılabilirdir. Dili etkili bir şekilde kullanmış, duygu ve düşüncelerini okuyucuya net bir şekilde iletebilmiştir. Kitap içinde saraylı hanım ve beylerin fotoğraflarına, sahip oldukları pasaportlara, mektuplara ve telgraflara yer verilmiştir. Bu belgelerin kitaba eklenmiş olması önemini arttıran unsurlardandır. Bu belgeler elbette araştırıldığı takdirde bulunabilir özelliktedir ancak, bilimsel araştırma yöntemlerini bilmeyen, tarihçi olmayan bir okur için daha fazla emekten tasarruf etmek anlamına gelir. Diğer okuyucuların da çabucak bu belgelere ulaşıp görebilmesi açısından kitabın değerini arttırır niteliktedir. Kitap, üç bölüm ve yetmiş yedi başlıktan meydana gelmektedir. Başlıklar ve içerik uyum halindedir ve her başlıkta farklı olaylara, durumlara yer verilmiştir. Afife Hanım’ın 1906’da saraya girişiyle başlayan birinci bölüm, hanedan üyelerinin sürgüne gönderilmesiyle sona ermiştir. 1924 tarihinden itibaren Sultan Vahdettin’in vefatına kadar olan dönem İkinci bölümde anlatılmıştır. Sultan Vahdettin’in vefatından Afife Hanım’ın İstanbul’a dönüşüne kadar ve dönüşünden sonraki hatıraları üçüncü bölümü oluşturmuştur.

Afife Hanım, sosyal statüsü dolayısıyla hatıralarını da bir saraylı bakış açısıyla kaleme almıştır. Kitabın türü hatıra olduğundan dolayı, duygu ve düşüncelerine en saf haliyle rastlıyoruz bu kitapta. Tarihsel olarak bakıldığında tartışmalı bilgiler içeriyor olsa da; Afife Hanım’ın Müveddet Hanım ve Nazikeda Kadınefendi ile San Remo’ya Sultan Vahdettin’in yanına gitmesi, orada yaşananlara şahit olması ve içinde bulundukları durumu birinci ağızdan kaleme alması bakımından, kitapta geçen ifadeler hiç şüphesiz ki yeri doldurulamayacak kadar önemlidir. 

Abone Ol 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu